Ödevimiz-dersimiz
  Halk Kültürü
 

                                   OYALARIN DİLİ
Üzüm Oya: Ömür boyu tatlılığı simgeler. Özellikle kayınvalide bohçasına konulur.

Sarmaşık Oya: Gelinin kayınvalidesine duyduğu sevgi ve muhabbeti simgeler.

Biber Oya: Gelin bohçasında özellikle kullanılmaz çünkü tatsızlığı ve acıyı simgeler. Yaşamından memnun olmayan gelinler durumlarını ailelerine biber oyası yaparak anlatırlar.

Kaynana Dili: Gelin - kayınvalide geçimsizliğini ifade ettiği için düğün bohçasına konulmaz.
Genevir Oya: Oğullarını evlendiren anneler, ağırbaşlılığı simgelediği ve iki renkle yapıldığı için, duruma göre hareket edeceklerini belirtmek üzere kullanırlar.

Elma Çiçeği: Baharı ifade eder. Sevinç ve müjde anlamlarıyla yüklüdür. Kayınvalide, görümce ve elti gibi yakın akrabalara hediye edilir. Bebek bekleyen yeni gelinler müjdeyi çevrelerine elma çiçeği oyası işleyerek verirler.

Asker Oya: Eşleri ya da çocukları askerde olan hanımlar kullanır. Böylece çevredekiler eşi askerde olan genç gelinlere daha bir özen ve saygı gösterirler.

Karanfil Oya: Güzellik, hoşluk, memnuniyet ifade eder. Gelin bohçasında kullanıldığı gibi, çok sevilen dostlara hediye edilir. Evlenecek gençlere çeyizlik hediye yapılacaksa özellikle tercih edilir.

Portakal Oya: Eskiden kıl kök üzerine yapılan birkaç özel, oyadan birisidir. Özellikle çeyizlik olarak hazırlanır. İpek eşarp üzerine dikilir.

Gül Oya: Sonsuz sevgiyi ve mutluluğu anlatır.
Kızılcık Oya: Hayatından memnun görünen ancak derdini ifade edemeyen kadınların "Kan kustum kızılcık şerbeti içtim" cümlesine görsel tercüman olur.

Oyaların yanında renklerin de dili vardır, örneğin, san renkli yemeniler yeni doğan bebeklerin üstüne örtülür. Çünkü sarılığa engel olduğuna, var olan hastalığın da geçeceğine inanılır, Mavi renkli yemenilerin ise nazardan koruduğuna inanılır.


Çanakkale içinde türküsü

Çanakkale içinde vurdular beni 
Ölmeden mezara koydular beni
Of gençliğim eyvah
Çanakkale içinde aynalı çarşı

Çanakkale İçinde Aynalı Çarsı, 
Ana Ben Gidiyom Düşmana Karsı. 
Of Gençliğim Eyvah. 

Çanakkale İçinde Bir Uzun Selvi, 
Kimimiz Nişanlı Kimimiz Evli.
Of Gençliğim Eyvah.

Çanakkale Üstünü Duman Bürüdü, 
On Üçüncü Fırka Yürüdü. 
Of Gençliğim Eyvah. 

Çanakkale İçinde Bir Dolu Testi, 
Analar Babalar Mektubu Kesti.
Of Gençliğim Eyvah.

Çanakkale içinde türküsünün hikayesi
Canakkale, I. Dunya Savasi'nda Itilaf Devletleri ile Osmanli Devleti'nin savastigi cephelerden sadece bir tanesiydi. Ancak Canakkale Savasi'nin tasidigi onem bunun cok otesindedir.
Canakkale Savasi, tarihi bir donum noktasi, Dunya tarihini etkileyen onemli gelismelerden birisidir. Butun olumsuz sartlara ragmen burada kazanilan zafer, bir savunma savasinin kapsamini asan, sadece savunulan bolge ve ulke itibariyle degil, dunya dengelerini sarsan ve degistiren bir cerceveye ulasmistir.
Canakkale zaferi, bundan tam 88 yil once 18 Mart 1915'te, Gelibolu Yarimadasi uzerinde kazanildi. Ingiltere ve Fransa, Gelibolu Yarimadasini ele gecirerek Canakkale Bogazi'ni acmak ve devaminda da Istanbul'u isgal etmek niyeti ile bu harekâta basladilar. Boylece Turkler'in Avrupa ile olan baglantilarini da tamamen kesmis olacaklardi.
Donemin Ingiliz Deniz Bakani Winston Churchill Canakkale Harekâti'nin kendileri acisindan cok farkli anlam tasidigini ifade etmektedir. O'na gore Canakkale Harekâti ile dunya tarihi degistirilecek, Turk imparatorlugu ikiye bolunecek, baskenti felce ugratilacak, dusmanlarina karsi Balkan devletleri birlestirilecek, Sirbistan kurtarilacak, Rusya'ya savasta yardim edilecek ve savasin suresi kisaltilarak sonsuz insan hayati kurtarilacakti.
Bu beklentilerle 1915 Subatindan itibaren harekâta baslayan Itilaf Kuvvetlerinin donanmasi, 18 Mart 1915'te denizden gerceklestirdigi buyuk saldirida basarisiz olup geri cekildi. Daha sonra kara harekâti ile Bogaz kiyisindaki mevzileri dusurup Istanbul'a ulasmak istediler ve yine basarisiz oldular. Nihayet 1915 yili sonunda tamamen cekilmek zorunda kaldilar.
Gelibolu Yarimadasi'nin bilindigi uzere Turk tarihinde ayricalikli bir yeri vardir. Turkler'in Avrupa'ya gecis yaptigi ilk bolgedir. Avrupa kitasinda sahip olunan ilk topraktir. Avrupa'ya atilan ilk adimdir. 
Bu zaferin belkide bizim icin en onemli yani, Milli Mucadele ruhunun ilk mesalelerinin burada yakilmis ve Turkiye Cumhuriyeti'nin ilk temel taslarini atan Turk Milleti'ne Mustafa Kemal Ataturk'u kazandirmis olmasidir.
Canakkale'de kazanilan bu Turk zaferi ile; Baltik'ta ve Avrupa'dan Almanlar tarafindan ablukaya alinan Rus Carligi, Bogazlar ve Karadeniz'den de Turkler tarafindan kusatilinca yikilmistir.
Canakkale zaferi, emperyalist guclerin maglup edilebileceginin isaretini daha o zaman vermisti. Canakkale Destani, Milli Kurtulus savasimizin verildigi 1919-1922 yillari arasinda Turk Milleti'ne yol gostermis, buyuk moral kaynagi olmustur.
Bunun yani sira Canakkale zaferi, hastalanmis, hatta olmus gozu ile bakilan Turk Milleti'ne san, seref ve guven kazandirmis, ozbenligini yeniden kazanmasina yardimci olmustur. Ayrica, Turk Milleti'nin askerlik kabiliyetini, fedakârlik ruhunu, vatan ve millet sevgisini, manevi gucunu bir defa daha dunyaya gostermistir. 
Bu turku de Canakkale savaslarinda sehit olan askerlerimiz icin yakilmistir. 


TÜRKÜ
Türkü, ezgi eşliğinde söylenen halk şiiridir. Türküyü oluşturan dize grupları arasında tekrarlanan kavuştak bölümleri vardır. Türküler ezgilerine göre uzun havalar ve kırık havalar (oyun havaları)olarak adlandırılırlar. Konusuna göre ise ölüm, ayrılık, savaş, çocuk, doğa türküleri vardır. Bir ezgi ile söylenen halk şiirinin her çeşidini göstermek için Türkiye’nin sözlü geleneğinde en çok kullanılan ad Türkülerdir. Kelime anlamı, Türki yani Türk'e ait olan manasındadır. Özel durumlarda ya da ezginin, sözlerin çeşitlemesine göre ninni, ağıt, deyiş, hava adları da kullanılmaktadır. Türk halk edebiyatı nazım şekli ve türüdür. Ezgisi yönüyle diğer halk şiiri türlerinden ayrılır. Türküler genellikle anonimdir. İsimleri bilinen saz şairlerinin söyledikleri de giderek halka mal olmuş ve bunlar da anonimleşme eğilimine girmiştir. Türkü söylemeye "türkü yakmak" da denir. Türkü adı Türk sözcüğüne Arapça "ı" eki eklenmesiyle ortaya çıkmıştır. "Türk’e özgü" anlamına gelir. Türkü sözcüğü ilk kez XV. Yüzyılda Doğu Türklerince kullanılmıştır. Hikmet Dizdaroğlu, Anadolu’da türkünün ilk örneğini Öksüz Dede’nin verdiğini belirtir. Türküler genellikle hece vezninin 7, 8 ve 11’li kalıplarıyla kıtalar halinde söylenir. Her kıta türkünün asıl sözlerinin bulunduğu bend ile nakarattan meydana gelir. Nakarat her bendin sonunda tekrarlanır. Bu kısım bağlama veya kavuştak diye de bilinir. Türküleri kesin ayrıma sokmak güçtür. Bir yörede yakılan türkü diğer bir yöreye şekli ve söyleniş biçimi değişerek geçebilir. Türküler ezgilerine, konularına ve yapılarına göre ayrılır. Türkü, ezgi eşliğinde söylenen halk şiiridir. Türküyü oluşturan dize grupları arasında tekrarlanan kavuştak bölümleri vardır. Türküler ezgilerine göre uzun havalar ve kırık havalar (oyun havaları)olarak adlandırılırlar. Konusuna göre ise ölüm, ayrılık, savaş, çocuk, doğa türküleri vardır. Bir ezgi ile söylenen halk şiirinin her çeşidini göstermek için Türkiye’nin sözlü geleneğinde en çok kullanılan ad Türkülerdir. Kelime anlamı, Türki yani Türk'e ait olan manasındadır. Özel durumlarda ya da ezginin, sözlerin çeşitlemesine göre ninni, ağıt, deyiş, hava adları da kullanılmaktadır. Türk halk edebiyatı nazım şekli ve türüdür. Ezgisi yönüyle diğer halk şiiri türlerinden ayrılır. Türküler genellikle anonimdir. İsimleri bilinen saz şairlerinin söyledikleri de giderek halka mal olmuş ve bunlar da anonimleşme eğilimine girmiştir. Türkü söylemeye "türkü yakmak" da denir. Türkü adı Türk sözcüğüne Arapça "ı" eki eklenmesiyle ortaya çıkmıştır. "Türk’e özgü" anlamına gelir. Türkü sözcüğü ilk kez XV. Yüzyılda Doğu Türklerince kullanılmıştır. Hikmet Dizdaroğlu, Anadolu’da türkünün ilk örneğini Öksüz Dede’nin verdiğini belirtir. Türküler genellikle hece vezninin 7, 8 ve 11’li kalıplarıyla kıtalar halinde söylenir. Her kıta türkünün asıl sözlerinin bulunduğu bend ile nakarattan meydana gelir. Nakarat her bendin sonunda tekrarlanır. Bu kısım bağlama veya kavuştak diye de bilinir. Türküleri kesin ayrıma sokmak güçtür. Bir yörede yakılan türkü diğer bir yöreye şekli ve söyleniş biçimi değişerek geçebilir. Türküler ezgilerine, konularına ve yapılarına göre ayrılır.

 

 

 

 
 
  Şimdiye kadar 10650 ziyaretçi burdaydı!  
 
Reklam ver Hit al... Burası Reklam Alanıdır.Aylık 5 TL ye Reklam Verebilirsiniz... İrtibat için:BurakCetin@windowslive.com adresine e-mail atabilirsiniz
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol